Yalnızlığı seviyom ben. Yalnız yaşamayı, bi yerlerde bi başıma oturmayı, çoğunluk gendimle kalmayı, sahillerde tekçe dolanmayı, yaz-gış kumsala inip yürümeyi. Hayat benim, zevk benim. Kime ne imiş murat benim, şevk benim. Ehh yaani tablo benim, renk benim. Gavlaki'yem ipim guşağıma denk benim. Ne güzel şiir oldu ya la durup dururken, tööbe estafurullah!! Şiir yazmalarda diğilim şimdik, aklımı garıştırmayın. Yalnızlık diyodum, yalnızlık. Bayılıyom işte, gayet şahsen bişeyler atıştırıp, kahvaltılar yapmaya. Gözlerden ırak bi mekana tüneyip pekçe gasteler okumaya. Şu çocuk evden çıksa da derhal yağsam diye bekleyen yağmurlarda boynum büküp serçe gibi ıslanmaya. Gece vakti bunları demekle şeyettimse de o gadar şey etmedim. Siz de üzülüp gendinizi boş yere şeyetmeyin. **** **** Pastaneden yeni çıkmış peynirli poğaça almak ne güzel bişidir. Adamın hem elleri, hem burnu ısınır gız annem. Evden lüzumsuzca erken çıkmış olurum da bi pastane tezgahı önünde bulurum gendimi bazen. Benden duymuş olmayın, ama tezgah önünde öylesine bakınmak Giresun erkeğine özgü bi davranış biçimidir hep. Dünyanın neresi olursa olsun, bi gıda tükkanına girip, camlı dolapların önünde hiçbişi yapmadan bekleyen adam varsa, bilin ki direkt Giresunludur. Ben de öylesine duruyodum herhal; -''Buyur Gürsel abi, günaydın, hoş geldin'' dedi Tezgahtar Ali. -''İki dane peynirli sar goçum''. Almış da nevalemi, azıcık yürüyüp, çay ocağındaki en köşe masaya oturmuşum. Garsona sesleniyom; -''Dünyada henüz görülmemiş açıklıkta bi çay…Ve mümkünse süreklilik arz etsin bardak denen kurum, ben galkana kadar ardı arkası kesilmesin''. -''Tamam abi''. Şimdi siz de şeyetmeyin yaani, çayımı içecem … **** **** Yaymışım yerel gasteleri önüme. Hem tıkınıyom, hem çayımı höpürdetiyom. Okuyom da bi yandan pür dikkat, noolmuş şehrimde bakışları fırlamış gitmiş özümden. Önce bi çift ayakkabı, sonra bi çift kalın bacak giriyo kadrajıma. Gafamı kaldırıyom hafiften, bayaa bi göbek, eyvallah, uzun bi boy. Sırıtan bi dost. Gözgöze gelinmiş durumdayız artık. -''Afiyet olsun gürsel'ciğim''. -''Sağol gardeşim''. -''Geçen günkü köşe yazına katılmıyom dostum''. Eyvah!! Konu nedür? Ne yazdım? Neredeki, hangi yazım? Neresine katılınmıyo?? Yarım saat gadar gonuşuyo dostum. Gasteler önümde açık, duruyo, mundar oluyo sabah keyfim. Yine de dostumun lafı bitmiyo. Sevmediğim biri de diğil ki, harflerimi tek tek demet eyliyip, çengellerini burnuna sokayım. Normalde yazdıklarım üçün taviz vermem, mecbur alttan alıyom; -''Tabii, haklı olabilirsin, dur o yazıyı evde buliyim de, bi daha gözden geçireyim''… **** **** Şehir merkezinde kahvaltı keyfi sürmek zor iştir. Her gittiğim yerde başıma hemen hemen aynı işler geldiğinden biliyom bunu. Bi sabah, yine evde barkta bunalıp sokağa atmışım bünyemi. Atmışım da kent dışındaki salaş biyerde açık büfe kahvaltıya gitmişim bu yüzden. Kalp benim mide benim. Kim ne garışır mısır ekmeği benim, gıymalı pide benim. Ehh o vakit çaya istediğimi atarım, kesme şeker benim akide benim.. Gavlaki'yem böbreğimle dalağım bu yıl da yerinde benim. Ne esaslı bi şiir oldu durup dururken, vesupanallah!! Aklımı garıştırmayın, yalnızlık diyodum yalnızlık. Almışım açık büfeden tabaklar dolusu yiyecek. Açık büfe kavramını tamamen zedelemişim. Yaymışım önüme Cumhuriyet Gastemi. Noolmuş acep memlekette bakışlarım fırlamış gitmiş gözümden. Önce bi erkek poposu giriyo kadrajıma, sonra kalınca bi ense. Önümdeki masada oturuyo ol eskimeyen dostum. Garsona; ''Mümkün mertebe açık bi çay, mütemadiyenlik arz etsin lütfen bardak denen müessese, hesabı ödesem de ardı arkası kesilmesin'' diye seslenen sesimden tanıyo beni. Masama geliyo. Yanyana gelinmiş durumdayız artık. -''Afiyetler olsun Gürsel. Geçen haftaki yazına katılmıyorum kardeşim''. Eyvah!! Konu nedür? Hangi yazım? Neresine katılınmıyo? Hiçbişi belli diğil… Ne yanıt vereyim? Belli belirsiz sırıtıyom mecbur. Normalde yazdıklarımdan ödün vermem. Kıvırmam. Yazdım ulan, siz de başka bi yere yazıverin, ben de sizi okuyim diye posta bile goyarım adama. İlk aklıma geleni mi yazıyom ben, gaç tane imbikten süzüyom bre deyyus diye döverim bi de. Sevmediğim biri diğildi ki yanımdaki; -''Zaten geçen haftaki yazıyı biraz tereddütlü yazdım idi, dur evde bi de senin gözünle değerlendiriyim''. **** **** Şehir dışında gaste okuma keyfi ne müşkül işmiş. Başıma geldi de oradan biliyom, yoksa nerden bileyim? Bi zabah yine sıkılıp bunalmışım da bu kahpe dünyadan, iki tane simit alıp mendireğe atmışım gendimi. Balıkçı abilerden çay almışım. Almışım da kayalıkların üstüne mizah dergilerimi yaymışım. Denize nazır karikatürlere dalmışım. Kulak benim göz benim. Mamafih kelam benim söz benim. Varsın uçuşsunlar havada zerre benim toz benim. Gavlaki'yem istediğim gadar kebap yaparım, mangal benim köz benim. Ne yaman şiir oldu durup dururken, maşallah süpanallah!! Aklımı garıştırmayın, yalnızlık diyodum. Bi gölge giriyo kadrajıma birden. Karikatürlerin üstü kararıyo. Gelen, hiç de eskiyeceğe benzemeyen pek kadim bi dostum. -''Günaydın lan'' diyo bana kısaca. O da aynı balıkçı abilerden çayını kapmış gelmiş. Simidimin tekine de el koyuyo derhal. -''Günaydım gardeşim. Seni de mi evden attılar'' diyom. Susuyo uzunca bi müddet. Sonra; -''Son yazdıklarına katılmıyom Gürsel'cim'' diyo. Eyvah!! Bu, hiçbirine katılmıyo gibi? Mundar oluyo sabah keyfim, deniz keyfim, mizah keyfim. Bizimkisi, 45 dagiga gadar hiç susmuyo. Yine de nelere, neden katılmadığı tam anlaşılamıyo. Normalde, geri adım atmam yazdıklarımdan. O gasteyi veya dergiyi bulur, rulo yapar, öhöm, neyse; -''Peki gardeşim, daha dikkatli yazarım'' diyom. Ne diyim? Siz de şimdi şeyetmeyin yaani. **** **** Sanırım en güzeli evde kahvaltı etmek imiş diye düşünüyodum güya. Bu sabah uyandım, dişlerimi fırçaladım falan. Eşim masayı donatırken, minicik bi duş alma derdindeyim. Tam da duşa girecekken üst kat komşumuz da kendi evlerinde duştaydı galiba, tesadüf işte. Hanımına seslenirken gulağıma geldi; -''Yahu ben bu alt kattaki Gürsel'in son yazısına hiç katılmıyom''. Çıkışta, gendi mutfağımızda gaste okumaktan vazgeçirdi beni bu söz. Siz de şeyetmeyin şimdi. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Makale Yazısı-
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.