Eli az biraz kalem tutabilen herkes etmiştir şu sitemi;
- ''Vay efendim, sahipsiz Giresun''!
Doğrudur. Yeri geldi, icap etti, ben de yazdım kaç kez, hakikati konuşmaktan neden korkacak mışım?
**** ****
İçlerim iyice yanar oldu, durun biraz detaya gireyim. Şehr-i Canan'a karşı en büyük vazifemdir. Daha önce hiç girilmedi, yazılı olarak tarihe kayıt düşülemedi çünkü. Kala kala bu da bana kaldı, neyleyim?
Sahipsizliğimiz; şehrimin adam gibi adamlarının büyük bi çoğunluğunun ''rahmetli'' rütbesine ermiş olmasından kaynaklanır. Daha sonra bu kültürlü ailelere mensup alt kuşakların büyük kentlere, hatta yurtdışına göçmüş olmalarıyla devam eder.
Kalite ortadan yitip gidince, yerini niteliksizlik doldurmaya başlar haliyle. Gidenlerin yeri dolmaz bi türlü. Öylece buralarda kalakalmış, 15 tane aileye ait bi avuç bireyin gücü yetmez olur artık yozlaşmayı durdurmaya.
Giresun diye bi ''meselesi'' olmayan ne kadar sıradan herif varsa kilit noktaları ele geçirip kişisel ikballeri doğrultusunda icraat eylerken, şehrin gerçek sahipleri kıyıda köşede kalmıştır. Bugün yaşam diye bizlere dayatılanların özeti budur.
Katlanmak isteyen buyursun katlansın. Fakat, misal bencileyin, Giresun diye bi derdim var, n'olacak şimdi?
Kim durduracak?
**** ****
Gözlerim gördü. Kulaklarım duydu. Minicik ayaklarım tümünden de içeri adım atıp, bacak kadar boyum hepsinin sandalyelerine tünedi tek tek.
4 tane kışlık, 3 tane yazlık sineması aynı anda faal olan bi şehirde doğdum ben. Tanrı'nın lütfudur. Şükür olsun, yetiştim o günlere. Tüm salonların kadınlı erkekli dolu olduğu gecelerden geçip de geldim şu yaşıma.
Paris'ten daha görkemli bi şehrin şanslı çocuklarıydık biz. Yalnızca film gösterimleri diğil idi tabi, gördüklerimiz. Daha ilkokula giderken tanışmaya başladık sanat denen duyguyla. Konserler, tiyatrolar, turneler. Bugünün dev sanatçılarının hemen tamamının ilk acemilik günlerine tanık olduk, ne mutlu ki.
Listeyi uzatmanın anlamı var mıdır; Zeki Alasya'lar, Metin Akpınar'lar, Kemal Sunal'lar, Cem Karaca'lar, Tanju Okan'lar, Selda Bağcan'lar, henüz yeni yetme idiler, Giresun sahnelerine ayak bastıklarında.
**** ****
Şehir Sineması…
Sinemaların kralıdır göynümüzde. Sahnelerin padişahıdır. Asaletin feriştahıdr.
Herbi şeye ucundan bucağından erdim de, bakın buna yetişemedim işte; bi Japon Amerikan ortak yapımı diye bilinen ''Kızgın Güneş'' adlı bi filmle açıvermiş perdelerini ilk. (Ben doğduğumda film yeni başlamıştı, yetişemedim diyim de bari, mazeret bildirmiş olayım).
O perdeyi Karadeniz'in dalgalarına benzettim hep, tüm minikliğim boyunca. Bordo renkliydi, sanırım kadife kumaştandı, dalga dalga inip kalkardı. Büyükşehirleri saymazsak, Türkiye'de bi ''ilk'' olduğunu öğrendim ol mübarek perdenin.
Müdüriyet diye bi oda olduğunu da ilk kez Şehir Sineması sayesinde görüp şaşırmıştı, küçücük gözlerimiz. Muzaffer Uzun abimiz, adeta bi başbakan gibi otururdu müdür koltuğunda. Yardımcısı, sevgili Parlak Mustafa abimiz. Gişede Kalem Şakir abimiz. Makinist Erol Güzel abimiz. Büfede Mehmet Fikret Güç amcamız.Yer gösterici Fevzi Yılmazok dostumuz.
Daha kimler kimler. Adını unuttuklarım bağışlasın beni. Kimisi cennette bu güzel insanların, nur içinde uyusunlar. Kimisi halen aramızdalar, Allah uzun ömürler versin her birine.
Ve o günlere selam olsun.
**** ****
(Sanırım 5 seneyi buldu. Şehir Sineması'nı yıktın.
Yıkmamalıydın. Kıyamamalıydın, ellerin titremeliydi bi tarihi yok ederken.
Kafanda, Giresun diye bi meselen hiç olmadı çünkü. O şatafatlı günleri yaşamadın, bilemezsin çünkü.
Yerine ne yapacağın, ne zaman yapacağın faso fisodur aslanım. Şehir Sineması'nın gongunu susturmaya nasıl cesaret ettin?? Doktor Hakan Güvenç'in hatırasına nasıl kıydın??
Bu vebal ağırdır...)
**** ****
Dünyada belki örneği yoktur, bilemem. Ama ömrümün sonuna değin savunacağım;
Şehrin köklü ailelerinden ve gerçek sanat adamlarından bi kurul oluşturulmalı. Bu insanların gönül rızası olmadan tekbi kültür-sanat adımı atılamamalı.
Gerisini yazdırmayın.
**** ****
Bi kentin ''geleceğini'' yönetmek bu denli ucuz olmamalıydı. Bi kentin ''tarihini'' yok etmek bu denli kolay olmamalıydı.
Adam, Allah'ın bozkırı Eskişehir'e plaj yapmış kardeşlerim. Caddelerde gondol yüzdürüyor üstelik.
Gerisini söyletmeyin.
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.