İlk göz ağrım, ''Baklava Desenli Ev'' adlı kitabımın bi öyküsünü Neyzen Tevfik'e ayırmıştım.
Neredeyse 10 yıl olmuş kaleme alalı. Ayrıntısı tam olarak aklımda kalmasa da, Neyzen'in cenaze töreniyle bitirdiğimi gayet iyi anımsıyorum öykümün finalini;
-''Dünya dünya olalı böyle bi cenaze görmedi.. Valisi-milletvekili, sarhoşu-ayyaşı, sanatçısı-futbolcusu, beyefendisi-kılıksızı, herkes bi aradaydı''.
**** ****
80'li yılların hemen başında, kendimi İnönü Stadyumunda, kapalı tribünün tam ortasında bulduğumda, gurbete yeni düşmüş bi velettim.
Bu kadar olur; aynı Neyzen'in cenaze törenindeki gibi bi kitleydi Beşiktaş Kapalı'sı.
Dünyanın en meşhur tribünü…
O zaman değin yalnızca TV'lerden izlediğim o muhteşem topluluk…
Hayran oldumdu bikez daha, hayran.
Ne diyim ki başka?
**** ****
Üniversiteli öğrenciler grubu ağır basmaya başladık zamanla.
Dünyada tanıdığım en haysiyetli bitirimleri, en cesur delikanlıları, en temiz yürekli üniversite öğrencileri bi aradaydık artık.
Köy içi grubu idi, tam konulmamış adımız.
O, spor tarihinin en büyük tribün gücüne güç kattık elimizden geldiğince, teslim aldığımız kutsal bayrağı bi nebze ileri taşıdık karınca kararınca.
''Çarşı'' o günlerde kuruldu. Hava atacak diğilim, Çarşı'nın kurulmasında direkt bi payım yok. Hatta karşıydım ben, herhangi bi bölünmeye. ''Çarşı kendine bile karşı'' gonuşuğunu en iyi anlayanlardanım bugün, geçmişime baktığımda.
Ne güzeldi, binlerce kişi birbirimizi ismen tanıyorduk. 40 bin kişi omuz omuza verip, zıp zıp zıplayarak Pınarbaşı türküsünü söylemeden maçı başlattırmıyoduk hakeme. Bunun adı ''Halay çekmek'' idi tribün jargonunda.
-''Halay için herkes omuz omuza'' diye yıkılmadan ortalık, değil karşı tribünler, yedek kulübesindeki topçular bile omuz omuza vermeden maç başlasın bakalım, mümkün mü?
-''Pınarbaşı burma burma''!!!!!
Başladık biz. Buyrun hakem bey, başlatın siz de maçı.
**** ****
Yerden kopup gelen o muazzam depreme karşı koymak mümkün diğildi.
Çarşı kuruldu.
Zamanla hepimizi sarıp sarmaladı.
Anlatılmaz.
Artık hepimiz Çarşı'nın çocuğuyduk.
Ve öyle de kaldık.
Günün birinde o tribünden kopup, Ülker yöneticisi sıfatımla, kravatımla, pahalı tribünlerde maç izlerken bile gözüm hep Çarşı'daydı. Maçı diğil, tam karşımda duran gençliğimi seyrederdim hep, gözümün yaşını gizleyip.
Biz zaten hiç maça bakmadık ki.
Beşiktaş tribünü başka bişeydir.
**** ****
1) Beşiktaş Jimnastik Kulübü, açık söyliyim, yalnızca taraftarından ötürü büyüktür.
Hiçbi lobisi, yaptırım gücü olmayan sıradan bi kulüptür esasında.
Yıllardır bunu anlattım, konuştum, yazdım.
2) İster Köy İçi deyin, ister Kapalı Tribün deyin, ister Çarşı grubu; ''Beşiktaşlılık salt bi takım tutma diğildir'' diye çok yazılar da döktürdüm ayrıca.
Bu iki yalın gerçeği yazdım da nooldu? Abarttığım söylendi.
Neyliyim.
Gezi Parkı eylemi vesile oldu çok şükür, ömrümün en büyük iddaasının ispatına;
Çarşı, Kuvvayi Milliye imiş meğer.
Az bile yazmışım.
**** ****
Mümtaz Soysal'dan okudumdu, ben güççüğüken;
-''Galatasaraylı olmak, farklı olmaktır, asalettir.
Fenerbahçeli olmak, ne halk, ne aristokrat olmaktır.
Beşiktaşlı olmak, bi semtin taşıyla toprağıyla bütünleşmesidir.. Bi babanın başarısız çocuğuna sahip çıkarken duyduğu sevgi gibidir''…
Böyle sıralıyordu üstad.
Bu kadar mı iyi anlatılır? Yaşadım o duyguyu işte, gayet iyi bilirim.
Şampiyonluklar, başarılı günler çok da önemli diğildi yüreklerimizde.
O dillere destan o tribün şovlar, o olağanüstü espriler, o dünyada eşi benzeri bilinmeyen tribün desteği, hep başarısız günlerin eseriydi.
**** ****
Atatürk'ün, savaşa giderken annesini Akaretler semtinde bi binaya ve BJK yöneticilerine emanet ettiği söylenir.
Çarşı, o emaneti korumaktaydı.
O emaneti yok etmek isteyenlere direnmekti yaptığı.
Gezi Parkı eyleminin özü buydu.
**** ****
İnönü Stadyumu yıkıldı. Tribünlerimiz tarumar edildi. Büsbüyük ve mosmodern bi stadımız oldu, ama Çarşı diye bişey bırakılmadı.
Valisi-milletvekili. Beyefendisi-kılıksızı. Sarhoşu-ayyaşı. Sanatçısı-öğrencisi.
Neyzen'in cenaze töreni dağıtıldı.
İnönü Stadyumu yerinde dursaydı, Gezi hiç bitmeyecekti.
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.