Şelek, orta boy sepete benim şehrimin dilinde verilen addır.
Köylü teyzelerimiz, kentteki ''Garılar Pazarı'' denen muhite şelekler dolusu meyve-sebze getirip tezgah açar, üç beş guruş para kazanmaya çalışır, her p.tesi ve cuma günleri. Asırlardır süregelen bi gelenektir tahminen.
Eğer abartıyosam, Allah bana bi daha turşu diblesi yemeyi nasip etmesin, öyle de büyük bi gararda gonuşuyom; yeryüzüne, peştemallı Giresun garısı kadar mühüm bi insan ırkı şu saat itibarıyla henüz inmemiştir. Toplu halde; bilge, bilgin, bilimadamı falan, ne demek lazım bilmiyom, çok acayip bişidir bunlar. Naçizane benim de yaşamdaki en büyük zevkim, en görkemli dinlencem, işte bu teyzelerin sohbetlerine kulak verebilme gayesiyle Garılar Pazarı mevkii civarında dolanıp durmaktır sık sık.
Sağolsunlar, çoğu da tanır beni. Misal; ''Benim güler yüzlü oğlum gelmiş'' diyip kokulu kara üzüm ikram eder kimisi. Sonra, ''Ahabu çocuk hep bizi yazuyumuş gı'' diyip kikir kikir gülerek elime bi tas dolusu dut tutuşturan da olur bazen. Anlatamam kimi duyguları, yürek bu sonuçta, dayanmıyo her mutluluğa.
Napiyim, ben de parasal gücüm yetip, elimden geldiğince onlardan alışveriş eyleyip gönüllerini hoş tutmaya çalışırım bu teyzelerimin.
Ana caddede başım dimdik yürüyebiliyosam her gün, onların hayır duaları sayesindedir, iyi bilirim.
**** ****
Çoğu vakit misler gibi yerel meyve-sebze kokan bu sokaklardan ayrılmak yürek burkucudur. Normal dünyaya geri dönmek midesini bulandırır adamın. Göze batar herbi şeyler, kulak tırmalar, inciticidir.
Sahile insen şehrin ırzına geçmiş çirkin bi duble yol. Yaylaya gitsen geri kalmışlık. Cadde'ye çıksan şelek popolu gadınlar... Şu son lafımdan müstehcen çağrışımlar alıp da noolur üzmeyin beni, bak bi daha yazı yazmam ha!Yeni nesil irileşti iyice, gadınlar-gızlar erkek gibi oldu biraz, onu demek istiyom sadece.
-''Hayır, illa ki ben bi anlama çekecem bunu ula Gürsel'' diyen varsa, estetik anlamda ele alsın mesela. Fizyonomi gibi şey etsin. Nasıl diyim, sanat tarihi yönüyle de düşünülebilir. Dileyenler makro ekonomik açıdan da algılayabilir. Belden aşşaa çekmeyin de sözümü, ne halt ederseniz edin.
-''Kadın dediğin narin olacak'' derdi rahmetli annannem. Dünyanın gelmiş geçmiş en narin kadını olarak da kendisini görürdü. Bu denli iddaalı olacan hayatta işte, böbürlenmeyle ne alakası var?
Sözgelimi ben de; saçlarım döküldü keltoş bi herif olarak yaşıyom, gezegenimin estetiğini gendi çapımda zedeliyom yahu diye üzülüyom epeydir.
Şu dünyayı güzel yaşamak gerek, budur meramım.
**** ****
Evlerimiz de aynı estetik kaygıyla inşa edilmeli. Banyosu, mutfağı, balkonu, oturma odaları… Fayansları, dolapları, klozetleri… Tavanları, zeminleri, kapıları… Hepsi ince birer zevk duygusu taşımalı.
Bizim apartmanın inşaat mühendisi de harbiden çok nazik, pek incelikli bi herifmiş demek. İncecik yapmış bütün duvarları. Görsem kutlayacam. Adeta iç içe yaşıyoz bütün apartman ahalisi. Misal, üst kattaki yaşlı amca aynı bizim evde oturuyo gibi. Her dediği duyuluyo. Saygısızlık olmasın, sözünü kesmeyelim diye, biz evde eşimle hiç bişi gonuşamıyoz kaç aydır. Diyelim, çok önemli bi konu olsa, evden çıkıp bi cafeye falan gidiyoz dertleşmek üçün.
Amcamız nezle olup ''Hapşuuu'' dese, biz evcek ''Çok yaşa'' demek durumundayız, o derece…
Kapı zili sesi de apayrı bi dert tabii böylesi evlerde. Üst katın zili çaldığında bizimki çaldı sanıp ben fırlıyom kapı açmaya. Kimi gün oluyo, insanlık hali; ''Yok canım, üst katın zili bu'' diyerek dikkate almıyosun, meğer gendi kapınmış çalan, ayıp da ediyon misafirini dışarda bekletip.
Benim gibi acıkmayan, yeyip içmeyen, doğrudan gudret helvasıyla beslenen ölümsüz biri de diğil ki, sonuç itibarıyla gerçek bi fani amcamız. Gece vakti evin içinde galkıp yürüyo bazen, çişe mi gidiyo, buzdolabına mı, kimbilir? Sanki bizim salonda terlikle biri dolaşıyomuş gibi oluyo bu kez.
Eve hırsız girdi diye de korkuyo insan canım, ne yalan söyliyim.
En sonunda gendime kalınca bi sopa yaptırdım geçen, Marangoz Ömer Abi'ye. Üst kattaki amca yüzünden her dagiga tırsmış bi biçimde uyuya uyuya; ''Yahu insanın elinin altında bi sopası olacak gardeşim'' demeye başlamıştım, ne iyi oldu. Her terlik sesine uyanıp, elinde sopayla yataktan fırlamak pek de zevkli bişiymiş meğer.
Sanki bi insana sopayla vurmaya kıyabilirmişim gibi. Ama ne ediyim; hiçbi konuda elin kolun bağlı çaresiz kalmayacan. Çoluğunun-çocuğunun yanında memleketteki bil cümle hırsızların muhtemel bıçağından korkmayacan.
Şu dünyada Allah'tan başka kimseden korkmadan uyumak gerek, budur meramım.
**** ****
Eski evlerin duvarları bi başka türlü kalın, bi değüşük biçimde sapasağlam idi her nasılsa. Duvarların sağlamlığı komşuluk ilişkilerine de yansımıştı adeta. Bitişik komşumuz Refet Amcamla eşi Gülser Teyzem mesela. Unutulmaz aile, canlarım benim.
TRT'nin siyah-beyaz kanalının Haberler'inde çok önemli bişey olduğunda, güm güm güm diye duvara vururlardı. Nerde öyle ince-kıytırık duvarlar, seslenecekler de ne duyulacak? Bizse anlardık hemen, pek mühüm bi gelişme var, koşarak tv garşısına geçerdik.
İlla ki haberler olacak diğildi ya. Güzelinden bi film, komik bi skeç, şehrimizle ilgili bi gösterim, falanca konuda nezih bi şey. Mutlaka duvara 3 kez vurma yöntemiyle anlaşırdık, tv izleyen iki aile.
-''Bak biz gülüyoz, siz de gülün''.
-''Bak biz hüzünlendik, siz de hüzünlenin'' der gibiydi o güm güm güm sesi. İnsanlık da komşuluk da bu paylaşımlarda saklı diğil miydi?
Garılar Pazarı'nda elime tutuşturulan bi tas dolusu dut, çocukluğumdan kalma 3 tane güm sesini anımsatır her defasında. Bulutlara baka baka yürür giderim.
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.