Epeyce uzun bi süredir martıları izliyorum balkonumuzda, siz diyin 10 ay, ben diyim 1 yıl. Annem desin; - ''Ula oğlum sen delirdin mi''? Hiç sakıncası yok, varsın desin. **** **** Bi belgeselci edasıyla oturduğum üçün denize bakan sandalyemde, belli bi kıvama eriştim ister istemez, değerli kardeşlerim. Misal, martı neslinin 8 ayrı ses ve çığlıkla anlaştığını çözümledim, artık ana dilim gibi Martıca gonuşabilir oldum. Hangi çığlık, ''Kalkın la sabah oldu, yiyecek aramaya gidiyoruz'', hangi ses tonu; ''Şurada kara bi karga var, hadi girişiyoruz lavuğa hep beraber'', hangi uzun uzun ötüşler kur yapma anlamına gelir??? Gayet iyi öğrendim. Dahası var; hangi olaylar sonrasında ''Kah kah kah'' şeklinde güler martılar, ki ben de gülüyorum onlarla beraber, tüm bunları da uzman düzeyinde bilebildim evelallah. (Bazen, ''Ooooo Gürsel Abicim naber yaa'' dedikleri de oluyo gibi sanki.. Bana, baş selamı vererek uçup gidenleri, sessizce göz edenleri falan.. Onlara bitek gülümsüyorum cevaben) Belli bi protokol kuralını uygular gibi, bacalara sırayla tünemelerini, birbirlerine nasıl da saygıyla yer verebildiklerini görüp görüp mutlu oluyorum kerataların, ne edeyim başka? **** **** Sevinerek söylemeliyim şimdi, sabah ezanı sırasındaki paniklerini de yendi şu sıralar martı milleti. Bi önceki kuşağa değin, ezan sesinden ürküp, korkunç bi gürültüyle kaçışırlardı oysa. Ama şu en son Ocak 2016 doğumlu yeni nesil martılar öyle diğil, hepsini de yakinen tanırım, gayet iyi ve kültürlü çocuklardır, ezandan 10-15 saniye önce birbirlerini ''Gaaak gaaak gaaak'' deyu uyarıp neşeyle havalanıyorlar çatılardan. Bi nevi ayar çekiyor gibiler kainata, Allah'ın bu özel kuşları. İmamlara, ''Tamamdır, ezan vaktidir, söylemeye başlayın sayın abim'' startı veriyorlar sanki. Yoksa, değerli imam abilerimizin sabahın köründe saate mi baktığını sanırdınız? Özetle budur anladığım, Martı Dili ve Edebiyatı'ndan. - ''Hani şeymiş de şey olmuş gibi''. Bak, şimdi ne güzel anladınız. **** **** Martılar kadar bembeyaz bi teyzemizin cenaze törenine katılmam gerekti geçtiğimiz gün. ''Bundan sonraki yolları açık olsun'' duasını edip uğurlamak istedim, çok sevdiğim bi dostumun annesi de olan gıymetli büyüğümü. Bilemem artık nasıl denk geldiyse, cami avlusunda tutup da en ön sıraya düşmüştüm. Galiba, ben ortalıkta öylesine dikilirken, ansızın başladı cenaze namazı olgusu, ne yapacağımı şaşırıp, ola ola tam da imam abimizin arkasında saf tutmuştum. Ne garip bi ruh halidir, bilemezsiniz. Avluda hazır bulunan cemaat nezninde; ''İmam muavini'' gibi durmakla beraber, yoldan gelip geçenlere de ''Bak şu Gürsel ne kadar da mütedeyyin bi çocuk'' havasında göründüğüm kanaatindeydim. (Sevmem aslında böyle durumları, bu tür kalabalık ortamlarda en görünmez köşecikte durmayı yeğlerim.. Siyasetçi tayfası gibi, ''Bakın ben de buradayım, ne kadar da duyarlı bi insanım'''' pozlarına bürünmek bana göre diğil arkadaş) Neyleyim, oldu bi kere, en önde utana-sıkıla yapıverdim teyzemize son görevimi. Çevreme iyi bi örnek olayım diye, duaların sonunda boğazlarımı yırtarcasına ''Amin'' bile dedim her defasında. Hemen yanımda-yöremde, rahmetlinin yakın akrabalarından 5-6 tane kadıncaazın da saf tuttuğu modern bi cenazeydi, ne mutlu ki. Bi nebze de olsa giderdi mahçupluğumu bu soylu durum. Cümle aleme meydan okumanın yeridir şimdi; burası Giresun, boru diğil!!! Sabah ezanını martıların başlattığı tek şehri dünyanın. Gidip yobazlığını başka coğrafyalarda yapacan!!! **** **** Küçük yaşta edinilmiş kimi becerilerin yaşamımızın sonuna değin unutulmadığı bilinir. Söz gelimi; bisiklete binmek, yüzme öğrenmek, araba kullanmak, Giresun Garşılaması oynamak falan… Düğününü camide yapmaya karar vermiş gençten bi kız kardeşimiz. Kulağıma geldi. Her nedense erken yaşta hacı olmuş ve kendine bi cami düğününü uygun görmüştü. Saygı duymak isterim, ama kafama takıldı bi kere. Nasıl olabileceğine aklım ermedi. Giresun garşılamasının oynanmadığı bi düğün?? Gelin hanımın yakın arkadaşlarının süslü püslü giyinerek, kuaförlerde biçimlendirilmiş saçlarıyla çılgınca eğleniyormuş gibi numara yapmadığı bi düğün?? Erkek tarafının, manyakça bi zafer duygusu eşliğinde halay çekmediği bi düğün?? Hiç aklım almadı valla. **** **** Ne güzel bi duygudur. Şehrimizde çağdaş din görevlileri de var çok şükür. Becermiş, alnının akıyla çıkmış bu düğünden, o caminin imamı abimiz. Anlata anlata bitiremediler, şehrimiz tarihinde böyle gırgır-şamata bi düğüne rasgelinmedi dediler. Ben anlatanların yalancısıyım, alt kat, üst kat, tüm cami yıkılır imiş gülmekten. İmam abimiz; ''Her ne derdiniz varsa, çocuk yapın'' diyormuş mikrofonda genç çifte öğüt verirken. - ''Dallarda fındık mı az oldu, çocuk yapın, aile içi geçimsizlik mi başgösterdi, çocuk yapın, ev yaptırıp da borca mı girdiniz, derhal çocuk yapın. İşte o vakit Allah yardımcınız olur, çocuk, bolluk-bereket getirir evlerinize''. Her ne kadar kutsal cami ortamı da olsa, sonuçta Giresun cemaati bu, espriler havada uçuşup durmuş gece boyu. Erkekler bölümünden; ''İyi de Hocam, dul garılar naapsın'' sesleri mi istersiniz? Kadınlar katından; ''Tamam da İmam Efendi, bekar oğlanlar ne etsin'' sözleri mi?? Pek güzel saatler yaşanmış camide o gece. **** **** Bembeyaz bi martı gibiymiş kızımız, gelinliğinin içinde. Muhtemeldir, kara bi karga gibiydi oğlumuz, damatlığıyla. Kimse kimseyi kovalamamış. Yeni evlerine girmeden az önce, evin bahçasında Giresun garşılaması da oynamışlar davul zurnayla. ''Ben başıma koyamam miralayın fesini / İşittikçe duramam nazlı yarin sesini''. Demin, akşam ezanı okunmadan evvel, balkonumuza gelen martılardan duydum bu son türküyü. Ben onların yalancısıyım. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.