Daha iyi bi senaryo yazılamaz mıydı acep, diye düşünüp günaha girmek istemem şimdi durup dururken. Ama her niyeyse şu olağanüstü düzeni yaratan ulu kudret böyle uygun görüp, tehlikelerle içiçe bi yaşam sürmemizde karar kılmış. Dünya kuruldu kurulalı böyleyiz aksi gibi. Yapacak bişeyimiz mi var, başa geldi çekiyoz işte; hep bi risk, hep bi tedirginlik. Her an deprem olabilir, tsunami dalgaları oturma odamıza değin yükselebilir. Ne bileyim, gezegenimize doğru bi göktaşı yaklaşıyodur falan. Ayın çekim gücü azalmıştır belki de, asit yağmurları başlayabilir. Yörüngeden çıkacak belki dünyamız, fırlayıp gidecez uzaya doğru ansızın hepbir, kim dutacak o zaman bizleri? Rahmetli babaannem, çok yaramazlık ettiğimizde; -''Ula bayılırım da beni bi daha ayıltamazsımız'' diyerek fırçalardı çocukluğumuzu. Dünyamızın hali de aşşaa yukarı bu diğil midir? Sularımız azalacak belki. Orman diye bişey kalmayacak.Belki güneş doğmayacak? Dinazorların yok olması gibi bi sürece de girmiş bulunamaz mıyız ayrıca? Lafı uzatmiyim şimdi. Uzatınca şaşırıyom çünkü ne yazdığımı. Annem dedi ki, eğer bi maniniz yoksa bu akşam size gelecez. Gız, aha şaşırdım yine… **** **** Ben de gendi payıma, kafamdaki iki büyük tehlikeyle yaşıyom bigaç senedir. Bunların en önemlisi, Giresun'umuza günün birinde doğalgaz gelme ihtimalidir. Zavallı şehrim. Güzeller güzeli şehrim. Aldığım duyumlara göre, borular iyice yaklaşmış'mış kentimize. Adeta kanalizasyon ağı gibi, tüm şehri sarıp sarmalayacak imiş alttan alttan. Guvvetle muhtemel, şehir şebekesine gaz verildiği ilk saniye itibarıyla bütün Giresun derhal havaya uçacaktır. Nasıl dayanacaz bu acıya? Düşünmek bile istemiyom, bi daha pancar çorbası içemeyecez hiçbirimiz. Dünyalar şirini şehrim. Peki ya, Giresun Stadyumu'nun günün birinde ışıklandırılması olgusu? Bu da az-buz bi ürküntü vesilesi diğil idi beynimde, Allah'ın bildiğini sizden niye saklayacam? Hep şunu düşündüm yıllardır, korku dolu bi yüz ifadesiyle; Tarihindeki ilk gece maçına çıkar takımımız, hakem düdüğünü çalar, santrayı biz yaparız kesin, ardından daha önce hiç duymadığımız türden bi patlama olur, tüm bi Giresun, ilçeleriyle beraber karanlıklara gömülür, daha da 15 sene falan kimse gideremez bu elektirik arızasını… Annem dedi ki, sakın pasta yapmayın, biz Balkaya'dan pastamızı alıp geliriz. Tööbe, bak unuttum yine mevzuuyu.. **** **** Boş yere endişelenmişim dostlar. Pazar gecesi Giresunspor'umuzun maçındaydım, en ufak bi falso vermedik dosta düşmana garşı. Elektirik falan kesilmedi. Aksine, stadyuma nur inmiş gibiydi aynı. Dünyanın başka hiçbi kentine nasip olmayan o masalsı bulutlar ne de muhteşem görünüyodu ışıkların ardında. Eskiden, stadyumda birisi arandığında; ''Sayın Bilmemkim, kapalı tribün altında bekleniyosunuz'' diye anons edilirdi. Benimse, kapalı tribün üstündeki bulutlara takılıp kaldı gözüm. En az o anons denli güzeldiler. -''Takımımızı nasıl buldun ula Gürsel'' derseniz, valla ne diyeceğimi bilemiyom. Pek enterasan bi maç oldu zaten. Tam ben, bi hata yaptığı taktirde, elimdeki madeni parayla yan hakemin gafasını nasıl yararım hususunda bilimsel ölçümler yapmaya koyulmuşken maç başlayıverdi birden. Daha ilk atağımızda golü bulduk biz, göremedim bile nasıl olduğunu. Yanımdakilere; -''Kesin 5 tane atarız bunlara lan'' dedim, hay tutulaydı o dilim, başka hiçbi gol posizyonu olmadı maçta. Zevksiz, tatsız-tuzsuz bi karşılaşmaya dönüştü. Birinci dagigada gol olup da, bundan sonra başka hiçbişi olmayan bi maç, anca Giresun'da oynanabilir, övünmek gibi olmasın. Ben en çok savunma oyuncumuz Süleyman'ı beğendim, ne yalan söyliyim. Golü o attı diye demiyom, canla başla oynuyo çocuk, helal olsun. Gerçi bi ara; -''Baksanıza şu çocuğa yahu, kaya gibi sağlam'' dediydim, daha lafım bitmeden sakatlandı kerata. Bi de orta saha oyuncumuz Cihan'a bayıldım. Arkamda oturanlara dönüp; -''Şu 28 numaralı çocuk var ya, 3 Büyüklerde rahat top oynar'' der demez attığı pas taca çıktı Cihan'ın. Varsın olsun. Canı sağolsun. Annem dedi ki, biz manava da uğrar, meyve falan alırız. **** **** Geçmişimden kalma binbir tane anıyla dolu Giresun Şehir Stadyumu'nda gece maçı izlemek çok zevkli ve duygu yüklüydü. Nasıl da gözlerim doldu bilemezsiniz. Çarşı'da yetişmiş, İnönü'de doktorasını yapmış bi tribünolog olarak gonuşuk ediyom; Genç Çotanaklar taraftar grubunu da pek beğendim, hepsinin yüreğine sağlık. Bilmem kaçıncı kümeye düşmüş bi takım ancak bu kadar görkemli bi biçimde desteklenebilir. Kimi tezahüratlara ben bile katıldım be gardeşim. Giresunluluk, tedavisi olmayan bi karasevdadır. Ve Giresunluluk, bi arada olamamak, birbirini asla beğenmemek demektir de aynı zamanda. Yahu tribünler bile 3 ayrı gruba bölünmüş. Garipsemedim, hiç şaşırmadım nedense buna. Sakın barışmayın çocuklar!!!! Sizi anneme söylerim bak… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.