Elin ''gavur'' herifini Emine'aanım sanmıştık yıllar yılı.
Dünyaca ünlü Türk kadın yazarıydı o, kalplerimizin.
Emine Zola'ydı.
Doğru düzgün bişey yazmamıştır yahu bu, diye temkinli de davransak,
İçin için çok gurur duyardık.
****
Meğer öyle diğilmiş ula.
Valla çok ayıp etmişiz, billa çok ayıp etmişiz Fransız Emile Zola abimize.
Ayıp ettiğimizi geçelim hadi, o bulmacalarda falan çokça rast geldiğimiz ''Nana''yı da tam okumadık iyi mi??
Biraz temkin, biraz kaygı, biraz nasıl olsa bizden rahatlığı. Gençliğimize denk gelip, arada kaynadı gitti Nana.
Yazar olduk gerçi, mevzuumuz bu diğil.
****
Bizim Hakan Aygün, Ankara'dan gelirdi. Bense İstanbul'dan.
Okullarımızın yaz tatillerinde Giresun'da buluşur, sahil boyu dolanırdık her gece.
İkimizin de ''mektup'' trafiği var idi o demler. Hakan, bi seferinde dert yandı;
-''Oolum, seni seviyorum yazmaktan bıktım gıza.. Giresun'da yazacak başka konu yok la''!!!
Ben de sürekli mektuplaşıyordum o dönemki sevdiceğimle.
-''Ayy Gürsel, gülmekten öldürüyorsun beni'' diyordu hep.
Hala aynı şeyi diyo bana, ama artık sevdiceğim diğil.
Sonradan Hakan da ben de şöhret olduk gerçi, mevzuumuz bu diğil.
****
Ben hep dipten yüzmeyi sevdim Karadeniz'de.
Demek, içimdeki Malkoçoğlu Kara Gürsel ruhu taa o ilkokuldaki tıfıllık günlerimden kalma imiş. Her denize girdiğimde;
-''Dur bakiim şu meşhur dip akıntısı nasıl bişeymiş.. Bi karşıma çıksa da hesaplaşsam şununla'' diyip diyip duruyordum.
Daha dün mü ne öğrendim.
Aslı, Rip akıntısıymış.
Yanarım da buna yanarım, boşuna dalmışım ummanlara.
-''Ummanlara dalmaz isen / Sen derviş olamazsın'' sözünü iyi bilirim gerçi Yunus'un, ama mevzumuz bu diğil.
****
Sökenspor-Tireboluspor maçına gittim bigün.
Ortaokuldaydım daha.
Samimi gonuşuk ediyorum, Giresun amatör futbol liginin şimdiki 1. Lig ayarında olduğu demlerdi. Üstüne üstlük, sağ-sol karışık zamanlarıydı ülkemin, 12 Eylül'ün az öncesiydi, tribünlerde sportif diğil siyasal sloganlar atılıyordu.
Önlem niyetine, Sökenspor taraftarları kapalı tribünde, Tireboluspor taraftarları açık tribünde oturtulmuştu.
Sökenspor'dan sevgili Hulusi Güngör ağabeyim frikikten muhteşem bi gol atıverdi o gün. Tek anımsadığım bu. Stadyum anında karıştıydı zaten.
Maçın orta hakemi (halen hayattadır, ad veremem), muhtemelen Sökenspor'a daha bi yakındı kalben.
Golü zıplayarak verdiydi!!
İstem dışı bi refleks idi o zıplama, mevzuumuz bu da diğil.
****
Sonra lisede bi ikindi vakti. Beden Eğitimi dersiydi. Arka toprak bahçede sıraya girdikdi sınıfçak. Herkes eşofmanlı, bitek ben takım elbiseli ve montluydum. Ağır bi gripten yeni kalkmıştım çünkü.
Sevgili hocamız Hasan Çilesiz biliyordu vaziyetimi;
-''Ekmekçi, sen kenarda otur bugünlük'' dediydi.
Hoca'mızı ve gız gısmısını nasıl kandırdık da sınıfa gönderdik bilmiyorum, birdenbire ateşli bi maç başladı. Beni de hakem eylediler zorla.
Allah sizi inandırsın, bi top sekti kale önünde. Hakem olarak oradan geçiyordum. Öyle bi oturdu ki ayağıma, aklıma Hulusi Abim'in golü geldi, çaktım şutu. Bi gol anca bu kadar güzel olur arkadaş!!!
Golü zıplayarak verdim tabi de, mevzuumuz bu hiç diğil.
****
Haluk Levent, eskiden bu kadar tanınmış diğilken, Ortaköy'de, bi okul arkadaşımın barında sahne alırdı. Kapı Bar.
Sevgilisinin adı Ebru idi. Bar personeli arada bi;
-''Haluk seni Ebru'ya vereyim mi / İstemem babacığım istemem'' diye tempo tutardı, elbette ki sırf müşteriye şirinlik olsun diyeydi bu.
Ülker'in yüksek maaşlı yöneticisi olarak ben de hemen her gece o bara takılırdım. Benim de o dönemki kız arkadaşımın adı Ebru idi.
Dördümüz çok oturduk aynı masaya. Acep Haluk anımsar mıdır o günlerini?? Lakabının ''Serseri'' olduğunu? Yoksa burnu büyümüş müdür, ne bileyim??
Sanmam gerçi, delikanlı çocuktu, mevzuumuz bu asla diğil.
****
Mevzuumuz nedir peki?
Söyliyim.
10 Kasım törenlerinde, Sökenspor Kulübü Atatürk Heykeli'ne çelenk bıraktı.
Zaten dolu doluydu gözlerim. Oracıkta boşaldı artık. Okudunuz işte, nerelere gittim geldim.
Kutluyorum ezelden asil Sökenspor camiasını. ( ve duygulu pankartları için Batlamasporlu dostlarımı)
Keşke tüm amatör spor kulüpleri orada yer alsaydı.
Sayesinde var oldukları Tek Adam'ı unutmasalardı.
Mevzuumuz yalnızca budur.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.