Adamın biri; -''Kazancılar Yokuşu Sanat Sokağı Olsun'' sloganı altında imza kampanyası başlattı günün birinde. Hiç umudu yok idi ilkin. Nasıl olsa kimse ilgilenmez düşüncesiyle tedirgindi beyni. Herhangi bi konuda 3 gişinin asla bi araya gelemediği bi kentte yaşadığının bilincindeydi çünkü. Belirlenen 10 günlük sürenin sonunda çıkan sonuca gendisi de şaşıp kaldı. 12 bin imza atılmıştı açılan deftere. İnsanlar, yalın ve beklentisiz bi dille anlatıldığı üçün sahiplenmişti; ''kentin tüm sanat erbabı bu tarihi yokuşta toplansın, geçmişimiz yeniden canlansın'' düşüncesini. İstimlaklar gerekiyodu. Para gerekiyodu. Belki de bilmemnere'lerden fon bulmak gerekiyodu. Siyasetin ''dansöz'' zemininden uzakta, kararlı, insancıl bi irade gerekiyodu. Dünyayı, en çok da bu şehirde bi zamanlar yaşamış bulunan gayrımüslim hemşerilerimizin torunlarını bulup ayağa kaldırmak gerekiyodu. Bu nedenle 12 bin imzalı defteri, şehrin o dönemki Vali'sine teslim etmeyi uygun buldu, o adamın biri. Dünyanın her yerinde ''anlam'' taşır, dünyanın her yerinde ''iş'' yaptırır 12 bin kişilik halk hareketi. Sonuç? Ne olacağını bekliyodunuz ki; bu işte rant yok, şahsi menfaat yok, Giresun sevdasından başka bişey yok, kim ilgilenecek, kim önderlik edecek idi gidişata? ''Hayal'' dediler bi de ardı sıra, utanmadan… Bu gelişmelerden tahminen 10 yıl sonra, Kocaeli Belediye Başkanı'nın ''4bin binayı yıkın'' talimatını okudu gastelerde. Acı acı gülümsedi adamın biri. **** **** Profesör olmaya gerek yok. Astronot olmaya da, alim-ulema olmaya da!!! Aklın yolu bir diğil midir? Adamın biri, Giresun'umuzun, zaten sahip bulunduğu eşsiz potansiyelini ortaya çıkarıp, bizim buraları dünyaya bi turizm cenneti olarak sunabilmenin mümkün olduğu fikrindeydi. Kazancılar Yokuşu düşüncesi bunun birincil adımıydı. Pekçok yazılar yazıp, nice tv gonuşmalarına çıktı, şurda burda büssürü panele konuk edildi, bu minval üzre. Anlattı da anlattı, yazdı da yazdı, başka naapsın? -Sahilimizin, hiç diğilse 20 km'lik kumsalı yeniden geri getirilebilir dedi. Sahilyolu olmayıversin, çok mu laazım sanki dedi. -Şehrimize ulaşım yine bembeyaz vapurlarla sağlansın dedi. -Özgürlük yolunun cafelerle, lokantalarla, barlarla donatılması çok şirin olur dedi. Hatta, Millet Bahçesi önünden bu istikamete bi tramvay gidip gidip gelse tadından yenmez olur dedi. -Zeytinlik Mahallesi baştan aşşaa elden geçirilip minik minik otellere dönüştürülse keşke dedi. -Gazi Caddesi'ne her önüne gelen işyeri açmamalı, Cadde'miz eski fotoğraflarına sadık kalınıp yeniden düzenlenmeli, mutlaka uluslararası markalarla süslenmeli dedi. Sonuç? ''Hayal'' dediler ardı sıra. Bu gelişmelerden tahminen 5 yıl sonra, Eskişehir Belediye Başkanı'nın, tabirimi bağışlayın, ''Allah'ın dağına'' plaj yaptığını, şehrin içinde gondollar yüzdürdüğünü okudu gastelerde. Acı acı gülümsedi adamın biri. **** **** Adamın biri, bu şehrin yegane kurtuluşunu; ''küçülmede'' gördü hep. Şirin bi kıyı kasabası formatında, dünyalar tatlısı bi şehir düşledi… Buydu formülü kalkınmanın… Eskinin 23bin nüfuslu Giresun'unu geri getirmeyi kurguladı aklınca. Yakın köylerin yaşanılır hale getirilip, insanları geldikleri yere geri dönmelerinin nasıl sağlanabileceğini sorguladı. Köyler, turist kaynayan bi şehrin yiyecek-içecek tedarikçisi olamaz mıydı misal? Doğrudur, büyük paralar gerekiyodu. Fonlar-monlar… Avrupa Birliği-mavrupa birliği belki… Büyük ''iradeler'' gerekiyodu sonra, kamuoyunu arkasına alacak… Siyasetin''oynak''lığına sırt çevirmek gerekiyodu uzun yıllar. Yıkacan, istimlak edecen, düzen bozacan, menfaatlerle oynayacan, oy kaybedecen doğal olarak, her babayiğidin harcı mıdır bu işler? Kim yapacaktı bu işleri kim? **** **** Gün gelir, 100 bin nüfus palavrasıyla göz boyarken, seni komşu ilin Ordu'ya bağlamaya kalkışırlar bi nevi. Apışıp kalırsın işte böyle. Şöyle bi geçmişine bakıp hayıflanırsın; sen Paris gibiyken, o Ordu köy gibiydi. 30 sene öncesini diyom yahu, çok da eskiye gitme!!! Bırak, başkası olsun ''Büyükşehir''. Sen buraları turizm cenneti yap, tatil beldesi yap, kıyı kasabası gibi yap, yeter… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.