Sabah uyanır pencereden bakardım, ilk iş. Uzaklarda, sokağın taa ucunda belirirdi o güzel kız. Güller gibi güzel idi harbi. Odamız, koltuğumuz, mutfağımız, yatağımız gül açardı. Akşama değin gül kokardı evimiz. Bigün, gelmez oldu. 1980 küsurlu yıllar… 30 sene evveli… İstanbul'da öğrenciyken ben… Evimiz gül kokmaz oldu artık. İlk kitabımı yazmış, O'na adamıştım oysa; ''Pencereye Açılan Sokak''. Attım çöpe bi gece vakti, Ortaköy'ün çöplükleri tanığımdır, tüm yazdığımı. Ne sokak kaldı, ne pencere, boş verin.. **** **** Pencereye Açılan Sokak, tamamen yazılaydı keşke. Yazılıp, basılaydı keşke. Raflarda yerini alaydı da o zamandan, piyasada endamımı göstermem bu kadar gecikmeyeydi keşke. Ne diyim? Kaderimmiş. Bi gız yüzünden tüm bi kitabını yakmayan adama da yazar-mazar denmez zaten gardeşim!! **** **** O yaşıma kadarki hayatımı anlatır gibi yapar da Pencereye Açılan Sokak; aslında Timur Selçuk'un piyano tuşları arasında gezinen, arada bi Ferhan Şensoy'un Nöbetçi Tiyatro'sundan dem vuran, sonra da Beşiktaş Çarşı'sına çıkıp şöyle bi dolanan, ama tüm bunları Giresun çocuğu olmaklığımla bağdaştıran bambaşka bi dünyayı tarif ederdi. Çok üzgünüm, ne yazdığıma, nasıl yazdığıma dair hiçbi şey anımsamıyorum bugün. Ustam hariç tabi. Evet evet, Ahmet Başaran'dan da söz eder birazcık, ol yazılamayan kitap. Ustam'dır diye başlar o bölüm. Aşşaa yukarı şunları anlatır; Mandolin çalarken bigün, elime bağlamayı tutuşturduğunu, bana bağlama çalmayı öğrettiğini, adam olmayı öğrettiğini. Aklımda şuncağız kalmış işte, yarım yamalak. -''O ulu bi insandır O bi halk çocuğudur O gönüller sultanıdır Bu can O'na gurbandır'' gibisinden dizeler. **** **** Her bağlama çalan, ''adam'' mıdır, tartışılır? Çok sesli müzik diye bi okyanus varken, müzikal anlamda vasat bi çalgı olan bağlama'yı çalmak ne denli önemlidir, tartışılır? Ahmet Başaran iyi müzisyendir, Ustam'dır. İşte o tartışılmaz. **** **** Arada bi geceleri Masal'ımıza uğrar, türkü dinletisi verir idi. Doyulmaz sesini, erişilmez bağlamasını dinlerdik Ustam'ın. Gönül tellerimiz titrer, şad olurduk. Epeydir aksatmaya başladı bunu nedense?? Ve ''Ben artık yaşlandım Gürsel'ciğim'' bahanesine sığındırır oldu kendini. Hayatta inanmam. Usta'ların yaşlandığı nerde görülmüş? **** **** Kimsenin elini öpmem kolay kolay, bana ne? Eli öpülecek adam azdır çünkü. Hele ki Giresun'da??? Herkes haddini bilsin, ne öpecem? Ama, Ustam'ı uğurlarken ellerini iki defa öperdim her gece. 30 sene önce de, 30 sene sonra da aynı yerdeyim; -''Bu can O'na gurbandır''… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.