İnsanlara boş zamanlarınızda kitap okumayın demek ne kadar saçma değil mi? Üstelikte “boş zamanlarınızda ne yaparsınız?” sorusuna gururla ve yüksek sesle “kitap okurum” demeyi marifet sanan insanların yoğun olarak yaşadığı toplumumuzda ağzından böyle soru cümlesi çıkan birisine abesle iştigal etme demezler mi?
Yukarıdaki cümleye klasik bakış açısıyla devam edersek birçoğunuzun ardından bekleyeceği cümle, “boş zamanlarınızda kitap okumayın çünkü kitap okumak boş zaman işi değildir her zaman kitap okuyun ve hayatınızın öncelikleri içerisinde olsun kitap okumak olsun” şeklinde olacaktır. İşi daha da ileriye götürmek gerekirse, kitap okumak konuştuğumuz dili geliştirmemize yardımcı olur, hayal gücümüzü geliştirebilir, hiç tanımadığımız yazarların değişik bakışık açılarını önümüze servis ederek olaylara farklı pencerelerden bakmamızı sağlar. Başka neler yapar? Mesela, ufkumuzu açabilir, kitabın bahsettiği konu hakkında bilgimiz artar. Yine klasik bir cümle sarf etmek gerekirse kitap okumanın faydaları saymakla bitmez.
Naçizane Ben'de uzun yıllardır kitap okumaya çalışan okur sever birisiyim. Bugüne kadar değişik konular üzerine kitaplar okudum ve en son felsefe kitaplarına merak saldım. Aslına bakarsanız daha önceleri birkaç kez felsefe okumaları üzerine tecrübelerim oldu ancak itiraf etmeliyim ki anlaşılması ve anlamlandırılması gerçekten zor konular. Çoğu defa herkes gibi ne gereği var bütün bunların ya da dünyayı sen mi kurtaracaksın tarzında düşünceler baskın bir şekilde beyninizi esir alıyor. Ancak zaman geçtikçe işin ucundan ufacık bir ekmek kırıntısı sofranıza düşerse ne kadar lezzetli bir yemek olduğunu o zaman idrak edebiliyorsunuz. Yalnız biraz dikkat etmekte fayda var zira cübbesi olan birileri sizi felsefe kırıntısı yedi diye kafir ilan edebilir.
Doğrusu “evde kal” sloganlarının sosyal medyanın diline pelesenk olduğu ve boş durmayın kitap okuyun tavsiyelerinin arşı alaya yükseldiği bu bugünlerde kitap okumanın boş zaman işi olmadığını yazmak için bilgisayarın başına geçmedim. Peki neden geçtin diye soracak olursanız şöyle cevap vereyim: Hani şu batının meşhur Rönesans'ının ilerleyen zamanlarında yetişen saygın felsefecilerden bir tanesi olan Arthur Schopenhauer (1788-1860) varya işte o Schopenhauer değişik bir ön şart koyarak kitap okumayın ahmak olursunuz diyor. Rönesans denilince de bizim topraklarda pek bilinmez ama çağdaş uygarlık seviyesinde yaşayan objektif bilim insanlarına sorarsanız her şeyin müsebbibi Müslüman filozoflardır ve bizi en çok etkileyende İbn Rüşd derler. Yani batı Rönesans'ının yarattığı özgür düşünce ortamına giden yolu aslında Müslüman filozoflar açmışlar ve bu yolun devamında da Schopenhaur gibi filozoflar yetişmiş. Ama gelin görün ki bu filozoflarımız kendi düşünce coğrafyalarında kafir ilan edilmekten de kurtulamamışlar. Neyse konumuz bu değil.
Tekrar kitap okumak ve Schopenhaur'e geri dönersek diyor ki filozof (mealen); “okurken başka birileri bizim adımıza düşünür biz ise onun zihin yolculuğunu takip ederiz ve bu yolculukta düşünme işinin çoğunluğu tamamlanmıştır. Bunun için kendi düşüncelerimizle meşgul olduktan sonra elimize bir kitap almak bizi rahatlatır ancak okurken zihnimiz aslında bir başkasının düşüncelerinin oyun alanından başka bir şey değildir . Dolayısıyla bu şekilde okuyan insan yavaş yavaş düşünme yeteneğini kaybeder. Birçok eğitimli insan durumun farkında değildir ve okumak onları ahmaklaştırır.” Bununla beraber İnsanın düşünürken yaşadığı sancıları hafifletmek için kitap okumasını da acizlik olarak görür Schopenhauer.
Gördünüz mü ünlü filozofumuz neler söylüyor . Okumak ahmaklaştırır diyor, acizliktir diyor. Tabi hepimizin anlayacağı gibi Schopenhauer kitap okumanın yanlış ve kötü bir şey olduğunu söylemiyor, Sadece düşünmeden okumanın insanın kendi zihin keşfini yapamayacağı tehlikesini dile getiriyor. Ona göre kendini bulan zihin daha bilge ve özgür bir zihindir.
Değerli büyüğüm ve arkadaşım öğretmen Murat Pir'in dediği gibi okumalıyız , okuduğumuzu anlamalıyız ve en önemlisi anlamlandırabilmeliyiz. Aksi takdirde başka ve yanlış düşüncelerin kölesi olmaya mahkum oluruz. Asla kendimiz olamayız.
Velhasıl kelam kitap okuma oranlarının yerlerde süründüğü gerçeğinden hareketle, ister boş ister dolu zamanlarınızda ne zaman isterseniz kitap okuyun en doğrusu okumayı alışkanlık hatta temel ihtiyaç haline getirin ama özgür düşünme nimetinizi önünüze koyarak okuyun.
EVDE KAL VE DÜŞÜNEREK KİTAP OKU……
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.