Evet, bu köşede arada sırada nostalji yapmak da faydalıdır. Giresunspor'un benim de zaman zaman, hem alt yapı, hem de profesyonel takımının teknik heyeti içinde olduğum ve genel menajerlik görevinde bulunduğum, gazeteciliği de bu arada kesintisiz sürdürdüğüm, geçen 40 yılın üzerindeki zaman diliminde yeşil beyazlı takımımız nereden nerelere gelmiş bir bakalım diyorum. O dönemde Süper Lig yoktu, en üst lig 1. Ligdi. Giresunspor 2. ligde mücadele ediyordu. Belediyenin Taşbaşı'ndaki binasında verdiği bir kat, dışardan gelen futbolcuların yatakhanesi olarak kullanılıyordu. Kulübün yemekhanesi yoktu. Futbolcular istediği lokantadan parası ile yemek yiyordu. Daha sonraları futbolcularımız Taşbaşı'nda Hacı Kakışım'ın lokantasında fişlerle yemek yemeye başladılar. Ekibimizin otobüsü de yoktu ve deplasmanlara takımımız otobüs şirketlerinden kiraladığı araçla gidip geliyordu. Kısa mesafelerde, Belediyenin şehiriçi yolcu otobüsü kullanılıyordu. Atatürk Stadı çimlendikten sonra takımımızın idman yapma konusu zora girdi. Saha toprakken idman sıkıntısı çekilmiyordu, çimlendikten sonra sahada yarım saat idman yapılması mümkün olmuyordu. Giresun'da idman yapacak sahalar da o dönemde bulunmuyordu. Batlama içinde, kaldırımlarda, okul bahçelerinde idman yapılmaya çalışılıyordu. Futbolcuların çoğunluğu kulübün tesisinde yer olmadığından bazı kuruluşların tesislerinde kalıyordu.
DEPLASMANA GİDİLECEKTİ PARA YETMEDİ !
Cuma günü idi. Takımımız Doğu'da bir takımla mücadele edecekti. Yöneticiler Taşbaşı'ndaki tesiste toplanmışlardı. Deplasman masrafı 80 bin TL idi, eldeki para ise 60 bin TL idi. Otobüs, içinde maç kadrosundaki futbolcular ile yolda bekliyordu. Hareket etmek için 20 bin TL daha gerekiyordu. Oraya buraya başvuruldu, bir türlü gereken para bulunamıyordu, kafile de deplasmana hareket edemiyordu. Nereden geldiyse, Garnizon komutanı binbaşı Abdullah Demiral, yöneticilerin odasına girdi. Takımın deplasmana para noksanlığı yüzünden gidemediğini öğrenince, para alınacak yerleri sordu. Allah rahmet eylesin, takımda yöneticilik de yapan kumcu Kadir Ustaoğlu'nun ismini verdiler. Binbaşı hemen jandarmayı aradı ve Kadir Ustaoğlu'nu 15 dakika içinde kulübe getirmelerini emretti. 15 dakika dolmadan yanında Jandarma ile şaşkın bir durumda Kadir Ustaoğlu odaya girdi. Binbaşı durumu kendisine anlatınca, Ustaoğlu, “Kulübe kum satma konusundan şu anda borcum yok ama gelecek satıştan vereceğim parayı peşin vermiş olayım” diyerek noksan olan 20 bin TL'yi verdi ve o gün takımımız deplasmana hareket etmişti. Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş! Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.