Dün 97. yıldönümünü andığımız (18 Mart 1915), Çanakkale Şehitlerimize Allah'tan Rahmet, mekanlarının cennet olmasını diliyorum. Çanakkale Savaşının geçtiği, boğazın en uç bölgesi olan Seddülbahir'de, 1957-1960 yılları arasında kara bahriyesi olarak, 3 yıl askerlik yaptım. 6. Korugan Taburunun bitişiğinde küçük Kirte köyü bulunuyordu. Bu köy halkı her yağmurdan sonra, bahçelerini dolaşıp, toprak üstüne çıkan kurşun çekirdeklerini, ürünmüş gibi toplayıp geçimini sağlardı. O toprakların üzerinde kesinlikle kan damlamamış, kurşun ve şehit düşmemiş, zerre kadar bir yer bulmak imkansızdır. Düşman donanmasını askerlerimiz Çanakkale Boğazından içeri sokmamış ve bazı gemiler batırılmış, diğerleri de yara alarak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Gelibolu yarımadasının en ucundaki Seddülbahir'e düşman birliklerinin denizden 9 kez çıkmaya çalıştığı, ancak 9 kez de askerlerimiz tarafından püskürtüldüğü ve çok sayıda asker zayiatı olduğu belirtildi. Seddülbahir mevkiinde bulunan Sığındere'nin 1 hafta kan aktığı da ifade edilerek, savaşın ne kadar zor geçtiği anlaşılmaktadır. 1975'de Çanakkale Abidesi yeni yapılmaya başlanmıştı. Askerlerden bazıları izne gitmeyip, abidenin inşaatında çalışıp para kazanıyordu. Bir kış günü idi.. Dondurucu soğuk vardı. Nöbetler yarım saate inmişti. Ben çavuş olmama rağmen, asker noksanlığından, gece yarısı nöbetteydim. Zifiri bir karanlık vardı ortalıkta, tek yıldız yoktu gökte. Bulunduğum yer yüksekte olduğundan, denize kadar önüm açıktı ama, karanlıktan bir şey görünmüyordu. O esnada, simsiyah olan gökyüzünde bir ışık huzmesi göründü. Beyaz, mavi, pembe ağırlıklı, etrafından ışıklar saçarak, ışıl ışıl şekilde yeryüzüne doğru inmeye başladı. Gözümü kırpmadan ışık topunu izliyordum. Nur olduğunu anladığım o muhteşem cisim, pırıl pırıl, rengarenk ışıklar saçarak, sanki hedeflenmiş gibi, ne denizin üzerine, ne de etrafımızdaki dağlara veya başka bir yöne değil de, doğrudan doğruya şehitliğin üzerine indiği anda, o bölge bir anda gündüz gibi aydınlandı ve ışık huzmesi saniyeler içinde etrafa yayılarak söndü kayboldu. Olaydan birkaç gün sonra, köylülerle yaptığım sohbette, nur inmesi konusunda, kimseden bir bilgi edinemedim. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.