Ne güzeldi hayat dört işlemden ibaretken. Mutluluğu çarpmak, pastayı bölmek, dostları toplamak, kötülüğü çıkarmak kadar doğalken, olasılıklara bırakılmamışken, karmaşık sayılarda kaybolmamış, üstlü sayılar gibi tepeden bakmazken. Limitti, türevdi, integraldi, logaritmaydı derken dört işlemi unuttuk. Üçgenin iç açılarıyla, çemberin yarıçapının merkeze uzaklığıyla, karenin alanının dikdörtgenin alanına oranıyla, yamuğun yüksekliğiyle uğraşırken dört işlemi unuttuk. Yerçekiminin merkez kaç kuvvetine uyguladığı kuvveti ölçerken, görüntümüzün çukur aynada oluşturduğu yansımamıza bakarken, A şehrinden B şehrine hangi aracın daha sürtünmesiz bir şekilde gideceğini konuşurken, bir matematik netinin mi yoksa bir fizik netinin mi daha ağır olduğunu tartışırken dört işlemi unuttuk. Bir işlem ki böleni sevgi oldukça korkma, kalanı çoğaldıkça çoğalır, arttıkça artar. Ne eksilir ne kaybolur. Sevgi ki bölüşüldükçe bereketlenir, dal budak salar, cihanı kaplar… Bakarsın ansızın bir kuş havalanır içimizden uçsuz bucaksız maviliklere doğru. Bakarsın birdenbire bir yağmur başlar ve şehrin dört bir yanını temizler kirlerinden. Bakarsın bütün çocukların yüzünden gökkuşağı geçer... Bakarsın kentin dondurmacıları fıstıklı dondurmanın yanında bütün çocuklara bir külah uçurtma da verirler… Bir işlem ki çarpanı samimiyettir ne kadar çarparsan çarp kırılmaz, dökülmez. Nereye vurursan vur parçalanmaz, dağılmaz. Durur sapasağlam ayakta yıkılmaz, sarsılmaz. Anlarsın ki doğru yerdesindir. Bilirsin ki zarar gelmez kimseden. İnanırsın iyiliğin galip geleceğine. Şüphe kalmaz yüreğinde yarınların güzel olacağından. Bir işlem ki toplamı saygıdır, zarafettir, nezakettir… Gülümsemektir, iyimser olmaktır, değer vermektir… Hayal gibi görünse de gerçektir, defalarca gerçekleştirilmiştir, yaşanmışlıkları ziyadesiyle mevcuttur, yeter ki bencillik olmasın, hakkaniyet olsun, liyakat gözetilsin, marifet iltifata tabi olsun… Bir işlem ki eksisi artısından fazladır, götürüsü getirisinden çokçadır, özrü kabahatinden büyüktür, keşke tepeleri pişmanlık dağlarına dönüşmüştür; on düşünüp bir konuşmalıdır, yoksa içilen soğuk suların faturası kabardıkça kabarır, köpürdükçe köpürür. Sevgi öyle bir kelimedir ki neyle çarparsan çarp, neye bölersen böl, neden çıkarırsan çıkar ve topla aklına gelebilecek her şeyle hep fazla, hep çok, hep var, hep var… Toplandıkça çoğalan, çarptıkça artan, böldükçe fazlalaşan, çıkardıkça eksilmeyen sihirli bir kelimedir, sevgi. Sevgi gizli kahramanıdır hayatın. İnsanlığın umudu, dünyanın kurtuluşudur, sevgi. Hayat aslında ne kadar sade ve yalın. Anlaşmak bir o kadar kolay ve basit. İşlemler yaşamı kolaylaştırmak, kelimeler hayatı anlaşılır kılmak içinken. Eller tutmaya, kollar sarılmaya yararken. Yollar yürümek, hedefler ulaşmak içinken. Gündüzleri çalışmaya, geceleri dinlenmeye, düşünmeye, muhasebe yapmaya ayrılmışken. Hatalar ders almak, mutluluklar paylaşmak içinken... Elmalarla armutları aynı kefeye koymayanların şimdilerde herkese aynı muameleyi reva görmelerini nasıl izah edeceğiz? Hani küçük olan çıkardı büyük olandan? Hani bölenle bölünen aynı familyadandı? Hani çarpım tablosunu bilmek yeterliydi mutlu olabilmek için? Hani çıkarmayacaktık hiç kimseyi hayatımızdan? Hani biri birle toplayınca iki, ikiyi birle çarpınca yine iki, ikiyi ikiye bölünce bir, biri ikiden çıkarınca yine birdi? Hani ikilik yok birlik vardı? Hani çok seslilik güzeldi de yeri gelince tek ses olunacaktı? Hani bin barçaya bölünsek de duvardan duvara çarpılsak da boşa koyup almasa doluya koyup sığmasa da sevgimiz bitmeyecekti? Aslında ne zamanki Ahmet ya da Mehmet parasının iki bölü sekiziyle fındık, üç bölü dokuzuyla fıstık almaya başladı, tehlike yavaş yavaş ufukta görünür oldu. Artık geçmiş olsundu!!! Ne zamanki on lirayı ona bölünce yüzümüzde beliren mutluluk, yerini biri on katına, yüz katına çıkarma ihtirasına bıraktı; ne zamanki biri bire katıp ona ulaşma umudu, yerini ondan kaçını kendime devşirebilirim hırsına bürünüverdi, kaybettiğimiz gündü. Yazıklar olsundu!!! Öyleyse başladığı gibi bitsin bu yazı… Belki çözüm de çözümsüzlük de orada gizlidir. Ne güzeldi hayat dört işlemden ibaretken. Mutluluğu çarpmak, pastayı bölmek, dostları toplamak, kötülüğü çıkarmak kadar doğalken, olasılıklara bırakılmamışken, karmaşık sayılarda kaybolmamış, üstlü sayılar gibi tepeden bakmazken… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.