Haftalardır siz sevgili okurlarımın önüne geçmişten bir şeyler sunmak inanır mısınız benim en büyük zevkim, abartı veya mübalağa değil, gerçekleri yansıtmak fikri ağır basmakta…
Hafta sonlarını iple çekiyorum fikrinde de oldukça samimiyim…
Hele nostalji konusu aramama bile gerek kalmadan internetin başına geçince ve özellikle tuşlarını gördüm mü işlem tamam…
Bugün mü?
Bakalım tuşlar beni hangi istikamete doğru taşıyacak?
Doğuya mı yoksa batıya mı?
Bence oralara doğru uzanmaya ne gerek var…
Eskiden daktilomun tuşları idi şimdi ise teknoloji armağanı BİLGİSAYAR…
Şimdi ben sizlere Ağustos sonu, Eylül ve Ekim ayı başları sizlere ne hatırlatıyor diye sorsam bana ne cevap verirsiniz…
Sesler geliyor ve duyar gibiyim…
Geceleri özellikle çiseli havalarda cik cik öten sesleri ile BILDIRCIN…
Mayıs ayı içinde Rusya'ya göçerler, yavrulama dönemleri geçtiğinde ve soğukların başlaması ile yurdumuz üzerinden sıcak ülkelere dönüşleri başlar…
Ki eskiden Giresun'da elektriğin ve toplumun yoğun olmadığı zamanlarda avcıları tarafından bolca yakalanan bıldırcınlar son yıllarda üzgünüm amma kayıplarda…
Bilinçsiz çokça avlanmalar en büyük nedeni olarak gözlere yansımaktadır…
Ne yalan söyleyeyim gece yapılan bıldırcın avına ben de hasta idim ve her sene lüksüm ve gedalım hazır kıta ne zaman ava çıkacağız der gibiydi…
Nerede yakalardınız sorusu ile karşılaşmadan cevaplayayım…
Osmaniye mahallesinin tepesinde kar kuyusunun, elektrik trafosunun orada veya daha eskilere uzanacak olursam rahmetli İMAMIN çaylık, vaz geçilmez avlak sahamızdı…
Geçenlerde beni arayan bizim acar gazeteci İsmet Küçükbayrak :
-Abi bu sene bıldırcın avına gidelim eskiyi bir kez daha yaşayalım mı?
Diye sormaz mı?
Birden içimdeki dürtüler depreşti…
Konu aramama gerek kalmamış kendi gelip bıldırcın gedalının altına girmişti…
90'lı yılların ortalarıydı ve bıldırcın seyrekte olsa çiseli havalarda düşüyor ve avcılar tarafından yakalanarak sofraları süslüyordu…
Bir akşam hava kapkaranlık, çiseli ve bıldırcın yakalamak için ideal bir görüntü sunmaktaydı…
Sevgili Küçükbayrak'ın kaşıntısı tutmuş olacak ki gündüzden hazırlıklarını yapmış ve abi ben bıldırcın hazırlıklarını tamamladım:
- Seni bekliyorum…
Lafı fazla uzatmadan icraata bakalım…
Gece o çiseye rağmen Osmaniye mahallesinin tepesinin yolunu tuttuk ve av mahalline konuşlandık…
Gez toz bıldırcın bulamamıştık ama diğer gezenler dakikada bir bağırıyor ve bıldırcın yakaladıklarını bağıra bağıra söylemeleri ise ağrımıza gitmişti…
Yorulmuş ve oturmuştuk…
Aşağıdan gelen sesler yabancı değil ve bir tanesi kırmızı anorak ile ava gelen İSMET'İ bayan sanmış ve yanındakilere:
-Asım hoca bir tavuk ile beraber gelmiş rahatsız etmeyelim sesleri bugün bile kulaklarımı çınlatmakta…
HOŞ KALIN, HOŞÇA KALIN…
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.